Giresun, Karadeniz’in yeşili ve mavisiyle sizi sarmalayan, doğayla tarihin iç içe geçtiği huzur dolu bir şehir. Giresun Kalesi, şehre hakim konumuyla hem tarihi dokusu hem de muhteşem manzarasıyla ziyaretçilerini büyülerken, Karadeniz’in tek adası olan Giresun Adası, mitolojik hikayeleri ve tarihi kalıntılarıyla sizi geçmişin derinliklerine taşıyor. Doğanın güzelliklerini keşfetmek isteyenler için Kümbet ve Bektaş Yaylaları, tertemiz havasıyla ruhunuzu dinlendireceğiniz yerler. Yüksek rakımlı bu yaylalar, huzurlu yürüyüşler ve keyifli kamp alanları sunuyor. Ayrıca, Kuzalan Şelalesi ve Mavi Göl, masmavi suları ve büyüleyici doğasıyla göz kamaştırıyor.
Hazırsanız, her köşesinde keşfedilecek birçok güzellikler sunan bu eşsiz şehri, keşfetmeye başlayalım.
Giresun Adası
Giresun Adası, Karadeniz’in ortasında, Giresun şehir merkezine sadece 1.6 kilometre mesafede bulunan ve hem doğal hem de tarihi güzellikleriyle dikkat çeken eşsiz bir ada. 40 bin metrekarelik bir alana sahip olan bu ada, tarih boyunca çeşitli uygarlıkların ve mitolojik hikayelerin izlerini taşıyor. Yunan mitolojisinde, Herakles’in Altın Post macerasında uğradığı önemli duraklardan biri olarak anılan Giresun Adası, sadece efsanelerle değil, aynı zamanda üzerinde bulunan tarihi kalıntılarla da ilgi çekiyor.
Adada yapılan kazılarda antik surlar, şarap fıçıları, mezarlar ve dini yapılar gün ışığına çıkarılmış. Özellikle Pontus Krallığı döneminde inşa edilen surların hala ayakta kalan kısımları, adanın stratejik bir noktada yer aldığını gözler önüne seriyor. Adada bulunan Hamza Taşı adlı dikilitaş ise, antik dönemlerde mistik güçlere sahip olduğuna inanılan bir anıt olarak biliniyor. Ayrıca Orta Çağ’da adanın dini bir merkez olarak kullanıldığı, burada kilise ve şapel kalıntılarının bulunmasından anlaşılıyor.
Giresun Adası, hem tarihin izlerini sürebileceğiniz hem de Karadeniz’in muhteşem doğasını keşfedebileceğiniz bir yer. Her yıl düzenlenen Mayıs Yedisi şenlikleri sırasında ada, ziyaretçiler için adeta bir kültür ve eğlence merkezi haline geliyor. Giresun Limanı’ndan kalkan teknelerle adaya ulaşmak mümkün, bu yolculuk size hem denizin hem de adanın büyüleyici manzaralarını keşfetme fırsatı sunuyor.
Giresun Kalesi
Giresun Kalesi, Giresun’un en yüksek noktalarından birinde, Karadeniz’e ve şehre hâkim bir tepede yer alıyor. M.Ö. 2. yüzyılda Pontus Kralı I. Farnakes tarafından yaptırıldığı düşünülen bu tarihi kale, o dönemde hem deniz ticaret yollarını hem de karayı kontrol etmek için stratejik bir konumda inşa edilmiş. Kalenin surları ve kuleleri, günümüzde hala ziyaretçilere görkemli manzaralar sunuyor. Ayrıca, antik kaynaklarda “Bronz Duvarlı Kale” olarak anılan bu yapının surlarının bir kısmı Helenistik döneme kadar uzanıyor.
Giresun Kalesi’nin iç kısmında, milli mücadele kahramanı Topal Osman Ağa‘nın anıt mezarı bulunuyor. Bunun yanı sıra, kalede Hacı Bektaşi Veli’nin müridi Kurban Dede’nin türbesi de yer alıyor. Kalenin zirvesinden Giresun’un yeşil ve mavi tonlarına hâkim bir manzarayı izlemek mümkün. Şehir merkezine oldukça yakın olması ve kolay ulaşım seçenekleriyle, ziyaretçiler için hem doğayla hem de tarihle iç içe bir deneyim sunuyor. Eğer Giresun’a gelirseniz, şehri tepeden izleyebileceğiniz, tarihle doğanın buluştuğu Giresun Kalesi‘ni mutlaka görmelisiniz.
Kümbet Yaylası
Kümbet Yaylası, Karadeniz’in tertemiz havasını ve doğal güzelliklerini bir arada sunan, Giresun’un en popüler yaylalarından biridir. 1600 metre rakımlı yayla, yemyeşil ormanları, çiçekli çayırları ve ferah havasıyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakır. Giresun şehir merkezine 60 kilometre mesafede bulunan Kümbet Yaylası, özellikle doğa severler ve fotoğraf tutkunları için bir cennet olarak bilinir.
Yaylada her yıl düzenlenen yayla şenlikleri, yöresel kültürün ve geleneklerin yaşatıldığı en önemli etkinliklerden biridir. Şenlik zamanında yaylaya gelen ziyaretçiler, yerel halkın misafirperverliği ile karşılaşırken, hem eğlenceli etkinliklere katılır hem de bölgenin doğal güzelliklerini keşfeder. Karasay Şelalesi ve Geçilmez Vadisi gibi doğal güzellikleri de yaylada mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor
Kümbet Yaylası’nda ayrıca kamp yapabilir, temiz havanın tadını çıkarabilir ya da yayla evlerinde konaklayabilirsiniz. Yılın her mevsiminde ayrı bir güzelliğe bürünen bu yayla, kış aylarında karla kaplanırken, yaz aylarında serin ve taze havasıyla öne çıkar. Eğer Giresun’a yolunuz düşerse, Kümbet Yaylası, doğayla iç içe huzur dolu bir deneyim sunan rotalardan biri.
Kulakkaya Yaylası
Kulakkaya Yaylası, Giresun’un doğa ile iç içe huzur arayanlar için sunduğu eşsiz bir destinasyon. 1700 metre rakımda yer alan bu yayla, yemyeşil doğası, serin havası ve geniş ormanlarıyla ziyaretçilerini büyüler. Şehir merkezine yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta bulunan yaylaya, araçla rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Yol boyunca Karadeniz’in eşsiz manzaraları size eşlik ederken, yaylanın doğası sizi içine çeker.
Kulakkaya Yaylası’nda her adımda doğanın rengarenk dokusuyla karşılaşırsınız. Özellikle yayla etrafında yayılmış olan orman gülleri ve vargit çiçekleri, bahar aylarında yaylaya ayrı bir güzellik katar. Yaylanın sakin atmosferinde doğa yürüyüşleri yapabilir, bol oksijenli temiz havasını içinize çekebilirsiniz. Yol üzerindeki Despot Kayası ve Erimez Mevkii gibi doğal duraklar ise yaylanın sunduğu eşsiz manzaralara bir başka pencereden bakmanıza olanak sağlar.
Yaylada kamp yapmak veya çevredeki yayla evlerinde konaklamak, doğanın tam kalbinde vakit geçirmek isteyenler için mükemmel bir fırsat sunuyor. Yaz aylarında düzenlenen şenlikler, yaylanın canlı atmosferine eşlik eder. Giresun’un kültürel zenginlikleriyle iç içe olabileceğiniz bu etkinlikler, bölgeyi daha yakından tanımanızı sağlar.
Zeytinlik Semti
Zeytinlik Semti, Giresun’un tarihî dokusunu ve kültürel mirasını en iyi yansıtan yerlerinden biridir. 19. yüzyılda inşa edilen bu semt, özellikle Fransa’nın Marsilya kentinden fındık ticareti yapan gemilerle getirilen malzemelerle yapılan yapılarıyla dikkat çeker. Evlerin mimari tarzı, dönemin zengin kültürel birikimini ve Avrupa ile olan ticari bağları yansıtıyor. Her evin kendine özgü bir bahçesi, sarnıcı ve kuyusu gibi yapılar mevcut. Yüksek duvarlar, evlerin arasında mahremiyet sağlayacak şekilde tasarlanmış, bu da semtin bir başka karakteristik özelliği
Zeytinlik Evleri, yalnızca estetikleriyle değil, aynı zamanda tarihteki önemleriyle de ön plana çıkıyor. 19. yüzyılın sonlarında, Osmanlı-Rus savaşının ardından zengin Gümüşhanelilerin Giresun’a göç etmesiyle bu semt gelişmiştir. Bu semtte bulunan evlerin çoğu aslına uygun bir şekilde restore edilerek turizme kazandırıldı. Zeytinlik Semti, Giresun’un tarihî kimliğini korumak amacıyla UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi‘ne girmek için başvuruda bulunmuş ve bu hedef doğrultusunda çalışmalar devam ediyor.
Giresun Müzesi
Giresun Müzesi, Giresun’un tarihî zenginliklerini ve kültürel mirasını gözler önüne seren önemli bir durak. Müze, 19. yüzyılda Rumlar tarafından inşa edilen Aziz Nikola Kilisesi olarak bilinen bir yapıda hizmet veriyor. Mübadele sonrası uzun yıllar boş kalan bina, 1948-1967 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış ve 1988 yılında restore edilerek müze haline getirilmiştir. Bugün, hem binanın kendisi hem de sergilenen eserlerle Giresun’un derin tarihine ışık tutuyor
Müze koleksiyonunda Tunç Çağı’ndan Osmanlı dönemine kadar geniş bir zaman dilimini kapsayan arkeolojik ve etnografik eserler yer alıyor. Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserler arasında pişmiş toprak figürler, çanak çömlekler, madeni paralar ve eski dönemlere ait silahlar sergileniyor. Ayrıca, etnografik bölümde 19. yüzyıl Osmanlı dönemine ait kıyafetler, mutfak eşyaları ve silahlar da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor
Kuzalan Şelalesi Tabiat Parkı
Kuzalan Şelalesi Tabiat Parkı, Giresun’un Dereli ilçesinde yer alan ve Karadeniz’in doğal güzelliklerinden biri olarak ön plana çıkan büyüleyici bir doğa parkıdır. 20 metre yükseklikten dökülen Kuzalan Şelalesi, yemyeşil çevresi ve suyun sesiyle ziyaretçilere huzur dolu anlar yaşatır. Şelalenin hemen karşısında yer alan seyir terası, bu etkileyici manzarayı en güzel şekilde gözlemleyebilmeniz için kurulmuştur. Ziyaretçiler, parkta hem doğa yürüyüşleri yapabilir hem de şelalenin alt kısımlarına inerek bu doğal güzelliği yakından keşfedebilirler.
Kuzalan Tabiat Parkı sadece şelalesiyle değil, aynı zamanda parkın içinde yer alan Mavi Göl ve Göksu Travertenleri gibi diğer doğal güzelliklerle de dikkat çeker. Mavi Göl’ün sodalı suyu, özellikle yaz aylarında turkuaz bir renge bürünür ve Karadeniz’in en özgün doğal varlıklarından biri olarak bilinir. Travertenler ise parkın başka bir gözde noktası olup, Pamukkale’yi anımsatan beyaz yapılarıyla doğaseverlerin ilgisini çeker.
Tabiat parkı içinde doğa yürüyüşlerinden fotoğrafçılığa kadar birçok aktivite yapabilirsiniz. Eşsiz manzaralarıyla Kuzalan Şelalesi Tabiat Parkı, Giresun’u ziyaret edenlerin mutlaka uğraması gereken doğal duraklardan biridir
Mavigöl
Mavigöl, Giresun’un doğayla iç içe, büyüleyici güzelliklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Dereli ilçesi sınırları içinde yer alan bu göl, adını aldığı turkuaz rengini özellikle yaz aylarında sodalı suyundan alıyor. Göksu Deresi üzerinde yer alan Mavigöl, Karadeniz’in doğal harikalarından biri olup, Türkiye’de sodalı suyun dere halinde aktığı tek yer olarak bilinir. Üç küçük gölden oluşan bu eşsiz doğa parçası, çevresindeki yemyeşil ormanlarla birlikte adeta bir tabloyu andırıyor
Göl, özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında daha da büyüleyici bir güzelliğe bürünüyor. Kuzalan Tabiat Parkı içinde yer alan Kuzalan Şelalesi de Mavigöl’e ayrı bir çekicilik katıyor. Bu bölgede doğa yürüyüşleri yapabilir, gölün çevresindeki huzurlu patikalarda keyifli zaman geçirebilirsiniz. Mavigöl, özellikle fotoğraf tutkunları için de muhteşem kareler sunuyor; suyun turkuaz tonu ve çevresindeki yeşillik bir araya gelerek harika manzaralar oluşturuyor
Giresun’un bu saklı cenneti, özellikle doğa severler ve sakinlik arayanlar için mükemmel bir kaçış noktası. Eğer Giresun’a yolunuz düşerse, Mavigöl’ü mutlaka ziyaret edin; Karadeniz’in kendine has doğası ve bu eşsiz göl sizi büyüleyecek.
Göksu Travertenleri
Giresun’un Dereli ilçesine bağlı Pınarlar Köyü’nde bulunan Göksu Travertenleri, doğal mineralli suların etkisiyle oluşmuş bir doğa harikasıdır. Bölge halkı tarafından “beyaz taş” olarak adlandırılan bu alan, sodalı suyun topraktan çıktığı noktada büyük bir kayayı beyazlatmasıyla tanınır. Zamanla, turistik cazibesini artırmak amacıyla, doğal kayanın üzerine yapay 55 adet havuz eklenmiş ve böylece travertenler günümüzdeki görünümüne kavuşmuş.
Göksu Travertenleri, yaklaşık 500 hektarlık Kuzalan Tabiat Parkı içinde yer alıyor ve yaklaşık 1800 metrelik bir alanı kaplıyor. Bu özellikleriyle, ABD’deki Yellowstone Ulusal Parkı’ndan sonra orman içinde oluşan ikinci büyük traverten bölgesi olarak kabul ediliyor.
Ziyaretçiler, teras şeklindeki göletlerde turkuaz ve beyazın eşsiz uyumunu gözlemleyebilirler. Ayrıca, yürüyüş yolları sayesinde travertenlerin arasında rahatça gezebilir ve bölgenin doğal güzelliklerini keşfedebilirler.
Paşakonağı Yaylası
Paşakonağı Yaylası, Giresun’un Bulancak ilçesi sınırlarında yer alan, Karadeniz’in büyüleyici doğasıyla çevrili bir yayladır. 1450 metre rakımda bulunan bu yayla, sarı, mor ve beyaz açelyaları (orman gülleri) ile ünlüdür. Doğal güzellikleri, vadilerdeki şelaleleri ve zengin bitki örtüsü ile tam anlamıyla bir doğa cenneti sunar. Yaylada yapılan yayla şenlikleri de hem yerel halk hem de ziyaretçiler için büyük bir kültürel etkinliktir.
Paşakonağı Yaylası’nda doğa yürüyüşleri yapabilir, serin suların aktığı şelaleleri keşfedebilir ya da yemyeşil vadilerde kamp kurabilirsiniz. Özellikle Karasay Şelalesi, Geçilmez Vadisi, ve Çiğseli Gölü yaylanın en gözde noktalarındandır. Ayrıca yaylanın temiz havası ve geniş manzarası ruhunuzu dinlendirirken, fotoğrafçılar için de eşsiz fırsatlar sunar.
Yaylaya ulaşım Bulancak’ın Kovanlık Beldesi üzerinden sağlanır ve şehir merkezine yaklaşık 65 kilometre mesafededir. Yolculuk boyunca Karadeniz’in doğal güzellikleri size eşlik eder. Eğer doğanın kalbinde huzur dolu bir zaman geçirmek istiyorsanız, Paşakonağı Yaylası bu deneyimi yaşamak için ideal bir rota.
Gölyanı Yaylası
Gölyanı Yaylası, Giresun’un Yağlıdere ilçesinde, yeşilin her tonunu barındıran bir doğa harikası olarak dikkat çeker. 1530 metre rakımdaki bu yayla, çevresini saran gür ormanları, serin havası ve yayla evleriyle tam anlamıyla bir Karadeniz cenneti. Gölyanı Yaylası’ndaki en karakteristik özelliklerden biri, eski ahşap yayla evlerinin hala korunmuş olması. Bu evler, yaylaya gelen misafirleri adeta geçmişin izleriyle buluşturuyor ve çevrede yapacağınız her yürüyüşte doğayla iç içe kalmanın keyfini çıkarıyorsunuz.
Yaylada bulunan göl, adını yaylaya da veren önemli bir doğal zenginlik. Eskiden tamamen suyla kaplı olan bu göl, zamanla biraz su kaybetse de hala yaylanın sembollerinden biri. Sazlıklarla çevrili bu gölün etrafında vakit geçirmek ve doğanın huzurunu hissetmek, ziyaretçiler için en özel anlardan biri. Yerel halk, geçmişte gölün çok daha derin ve geniş olduğunu dile getirirken, gölün su seviyesi günümüzde biraz daha azalmış durumda.
Gölyanı Yaylası’na ulaşmak ise başlı başına bir macera. Yağlıdere’den başlayan yaklaşık 90 kilometrelik yolculuk, doğayla iç içe bir yolculuk imkanı sunuyor. Yaylaya vardığınızda ise ahşap evlerin arasında dolaşıp, ormanın ferahlatıcı havasını solumak ve doğanın sunduğu güzelliklerin tadını çıkarmak kalıyor. Özellikle yaz aylarında yaylada açan rengarenk çiçekler ve yapılan yayla şenlikleri, yaylaya canlılık katıyor. Kışın ise yayla karlar altında, beyaz bir masal diyarına dönüşüyor.
Eğer Karadeniz’in huzur dolu doğasında, geleneksel yayla kültürünü yakından görmek isterseniz, Gölyanı Yaylası sizin için ideal bir yer. Ahşap evlerin otantik atmosferi ve doğanın sunduğu tüm güzellikler burada sizi bekliyor.
Bektaş Yaylası
Bektaş Yaylası, Karadeniz’in en güzel yaylalarından biri olarak 2100 metre rakımda, temiz havası ve muhteşem doğasıyla öne çıkıyor. Giresun merkeze yaklaşık 56 kilometre uzaklıkta yer alan yayla, doğaseverlerin ve macera arayanların uğrak noktası. Yazın serin havasıyla şehirden kaçış noktası olurken, kışın ise kayak yapılabilecek doğal alanlarıyla dikkat çekiyor. Ayrıca, yaylanın tertemiz havası ve buz gibi suları burayı adeta bir oksijen deposu haline getiriyor. Karadeniz’in yeşil dokusunun ortasında yürüyüş yapmak ve bol bol temiz hava almak için birebir bir yer!
Yaylada her yıl Temmuz ayında düzenlenen Bektaş Yaylası Şenlikleri, yerel halkın geleneklerini ve kültürünü yakından tanımak için harika bir fırsat. Bu şenliklerde halk oyunları, yarışmalar ve çeşitli eğlenceler düzenleniyor. Yaylada konaklamak isterseniz 80 yatak kapasiteli iki yıldızlı bir otel de bulunuyor. Ayrıca kamp yapmayı tercih ederseniz, yıldızlar altında doğanın keyfini çıkarabileceğiniz birçok kamp alanı mevcut. Bektaş Yaylası’na gitmeden önce yanınıza kalın kıyafetler almayı unutmayın, çünkü yaz aylarında bile hava oldukça serin olabiliyor
Seyyid Vakkas Türbesi
Seyyid Vakkas Türbesi, Giresun’un en önemli tarihi ve manevi yapılarından biridir. Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı ordusunda görev yapan ve Giresun’un Osmanlı topraklarına katılmasında büyük rol oynayan Seyyid Vakkas Bey, Giresun’un fethi sırasında şehit düşmüştür. Anısına yapılan bu türbe, şehrin merkezinde yer alır ve Giresun’un tarihi dokusunu yansıtır.
1888 yılında, Rizeli Mehmet Ali Bey tarafından inşa edilen türbe, Osmanlı mimarisinin tipik bir örneğidir. Sekizgen gövdesi ve kubbesiyle dikkat çeken yapı, o dönemin zarif mimari anlayışını gözler önüne serer. Ahşap ziyaretgâhın yerine taş kümbet tarzında yapılan türbe, içindeki detaylı süslemeleri ve duvar işçilikleriyle manevi atmosferi tamamlar.
Ziyaretçiler, türbeyi ziyaret ederek hem Seyyid Vakkas Bey’in kahramanlık dolu hikâyesine tanıklık ederler, hem de Giresun’un Osmanlı dönemine ait bir yapı içinde tarihi bir yolculuğa çıkarlar. Türbenin bulunduğu alan, manevi değerinin yanı sıra, sessiz ve huzurlu atmosferiyle de şehir halkı ve turistler tarafından sıkça ziyaret edilir.
Tirebolu Kalesi
Tirebolu Kalesi, Giresun’un kıyı şeridinde, denize doğru uzanan şirin bir yarımada üzerinde yer alıyor ve adeta geçmişin sessiz bir tanığı gibi Karadeniz’in maviliklerine bakıyor. Yüzyıllar öncesine dayanan tarihiyle Bizans döneminde inşa edilmiş olan bu kale, bölgenin deniz ticareti ve savunmasında kilit bir rol oynamış. Kaleye çıktığınızda, surların üzerinden Karadeniz’in sonsuzluğuna dalmak ve o eski zamanların izlerini hissetmek mümkün.
Saint Jean Kalesi adıyla da bilinen yapı, Bizans döneminde bir şapel barındırıyordu, ancak Osmanlı döneminde bu şapel camiye dönüştürülmüş. İçinde, Osmanlı dönemine ait mezar taşları bulunuyor; bu da kalenin sadece bir savunma noktası değil, aynı zamanda manevi bir merkez olduğunu gösteriyor. Kale çevresinde dolaşırken, taşlı patikalardan yukarıya doğru tırmanıp, denizle iç içe bir tarihle karşılaşmak insana gerçekten huzur veriyor.
Tirebolu Kalesi sadece tarihi dokusuyla değil, sunduğu muhteşem manzaralarla da ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Kaleye çıktığınızda, Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla buluşan sakin sularını izleyip, huzur dolu bir kaçamak yapabilirsiniz. Buraya gelenler, kaleden aşağıya bakarken Giresun’un o yemyeşil doğasını ve mavilikleri bir arada görmenin keyfini çıkarıyor.
Meryem Ana Manastırı
Meryem Ana Manastırı, Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde, kayaların oyulmasıyla inşa edilmiş bir Bizans yapısı. 5. yüzyılın sonlarına tarihlenen bu manastır, Bizans döneminin izlerini taşırken, hem mimarisi hem de konumuyla dikkat çeker. Dört katlı yapısı içinde şapel, keşiş odaları, mutfak ve depo gibi bölümler bulunuyor. Zaman içinde yıpransa da, yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde günümüzde ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor
Manastır, kaya içine oyulmuş yapısıyla hem tarihi bir yapı hem de doğayla uyumlu bir mimari sunuyor. Sessiz ve huzurlu atmosferiyle dikkat çeken bu yer, Bizans döneminde keşişler için bir inziva noktası olarak kullanılmış. 2014 yılında restore edilip turizme açılmasıyla birlikte, tarih ve kültür meraklıları için ilgi çekici bir ziyaret noktası haline gelmiş.
Giresun’a geldiğinizde, Meryem Ana Manastırı‘nı ziyaret ederek tarihin derinliklerine küçük bir yolculuk yapabilir ve bu eşsiz yapıyı yakından keşfedebilirsiniz. Doğal yapısıyla birleşen tarihi dokusu, burayı keşfetmek isteyenler için huzurlu bir durak haline getiriyor.
Bedrama Kalesi
Bedrama Kalesi, Giresun’un Tirebolu ilçesine yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta, Örenkaya Köyü‘nde yer alan tarihi bir yapı. Harşit Vadisi’ne hâkim yüksek bir kayalık üzerinde bulunan bu kale, doğrudan kayalıklar üzerine inşa edilmiş ve etkileyici manzarasıyla dikkat çekiyor. Ortaçağ’da inşa edildiği tahmin edilen kale, stratejik konumuyla vadiyi kontrol altında tutmak amacıyla yapılmış. Ancak, kalenin yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmuyor
Bedrama Kalesi’ne ulaşım, araçla mümkün olsa da, kaleye en son dar bir patika yol ile çıkılıyor. Yüksek konumundan dolayı, kaleden Harşit Vadisi’nin geniş manzarasına bakmak mümkün. Kalede, geçmiş dönemlerden kalan sarnıçlar, odalar ve kale içindeki kuyular gibi kalıntılar hala görülebiliyor
Eğer Giresun’a yolunuz düşerse, bu tarihi kaleyi ziyaret edip hem bölgenin tarihine tanıklık edebilir hem de Harşit Vadisi’nin manzarasının tadını çıkarabilirsiniz.
Yedi Değirmenler Tabiat Parkı
Yedi Değirmenler Tabiat Parkı, Giresun’un Espiye ilçesinde yer alır ve adını bölgedeki tarihi değirmenlerden alır. Bu doğal alan, 103 hektarlık geniş bir alanda zengin bitki örtüsü, şelaleler, mağaralar ve eski değirmenlerle donatılmıştır. Bölgedeki yedi değirmenin altısı hala aktif bir şekilde kullanılıyor ve parkın eşsiz atmosferine katkı sağlıyor. Özellikle Haziran ayına kadar su seviyesinin yüksek olduğu dönemlerde, değirmenlerin etrafındaki peyzajın güzelliği artar, bu da parkı ziyaret etmek için harika bir zaman dilimidir.
Parkta doğa yürüyüşleri yapabilir, şelalelerin serin sularında dinlenebilir ve mağaraları keşfe çıkabilirsiniz. Ayrıca, bölgedeki mağaralar, sarkıt ve dikitleri ile ünlüdür ve doğa fotoğrafçıları için büyüleyici görüntüler sunar.
Şebinkarahisar Kalesi
Şebinkarahisar Kalesi, Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde yüksek bir tepe üzerinde yer alır ve bölgenin önemli tarihi yapılarından biridir. İlk inşa tarihi tam olarak bilinmese de, kalenin temellerinin Roma dönemine kadar uzandığı düşünülmektedir. Zamanla Bizans, Selçuklu, Mengücekler ve Osmanlı dönemlerinde de aktif olarak kullanılmış ve onarımlardan geçmiştir.
Kale, dış ve iç kale olmak üzere iki kısımdan oluşur. Dış kale surlarının büyük kısmı, Mengücekli hükümdarı Fahrettin Behramşah tarafından 1184 yılında yaptırılan eklemelerle günümüze kadar gelmiştir. Kale içinde birçok sarnıç ve su tünelleri bulunur, bunlardan en ünlüsü Kırk Badal adı verilen su tünelidir. Ayrıca, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde kalede yetmiş kadar ev, sarnıçlar ve buğday ambarlarından bahseder.
Kalenin yüksek konumu, ziyaretçilere hem tarihi bir yolculuk hem de etkileyici bir manzara sunar. Şehre hâkim bir tepede yükselen bu yapı, bölgeye gelenlerin mutlaka görmesi gereken tarihi miraslardan biridir