Güneşin kavurucu sıcağında parlayan bakır tepsilerde dönen fıstıkların kokusu, dar sokaklarda yankılanan çekiç sesleri ve binlerce yıllık taş yapıların arasından süzülen tarih… Hoş geldiniz Gaziantep’e, lezzetin, zanaatın ve zamanın dans ettiği kadim şehre.
Burada her adım sizi farklı bir çağa götürür. Zeugma’nın dünyaca ünlü “Çingene Kızı” mozaiğinin gözlerinize bakışında Helenistik dönemin izlerini, Gaziantep Kalesi’nin burçlarında Selçuklu’nun gücünü, Kurtuluş Caddesi’nin tarihi yapılarında Osmanlı’nın son demlerini görebilirsiniz.
Ama Gaziantep sadece geçmişin değil, bugünün de canlı bir şahididir. UNESCO Gastronomi Şehri unvanını gururla taşıyan bu kent, her lokmasında size yeni bir lezzet hikayesi anlatır. Baklava ustalarının maharetli ellerinde şekillenen tatlılar, közde pişen patlıcanın dumanında yükselen kebap kokuları, yemyeşil Antep fıstıklarının çıtırtısı… Hepsi Gaziantep’in yaşayan kültürünün birer parçası.
Bu yazımızda, tarihle lezzetin, gelenekle modernin, doğuyla batının kesiştiği noktada duran Gaziantep’in en özel köşelerini sizler için keşfedeceğiz. Hazırsanız, Anadolu’nun bu eşsiz kentinin kapılarını aralayalım ve Gaziantep’in en etkileyici noktalarını birlikte keşfedelim.
Zeugma Mozaik Müzesi
Gaziantep’in büyüleyici tarihine tanıklık etmek istiyorsanız, Zeugma Mozaik Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. Şehir merkezine sadece kısa bir mesafede yer alan bu müze, sizi mozaik sanatının zirvesine çıkarıyor. Eski bir tütün fabrikasının yerine kurulan bu muhteşem müze, adını aldığı antik Zeugma kentinden çıkarılan eserlerle dolu.
Müze, Roma ve Doğu Roma dönemlerine ait 2.448 metrekarelik mozaikler, 140 metrekarelik duvar resimleri, Roma çeşmeleri, sütunlar ve heykellerle adeta bir tarih hazinesi sunuyor. Zeugma mozaiklerinin en ünlüsü olan “Çingene Kızı” mozaiği ise müzenin sembolü. İlk bulunduğunda yüz ifadesi ve saçları nedeniyle bu isimle anılan mozaik, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor. 1960’larda yurtdışına kaçırılan parçaları ABD’den geri getirilerek tekrar müzedeki yerini almış olması, Çingene Kızı’nın hikayesini daha da anlamlı kılıyor.
Müzenin giriş katında Fırat Nehri’ne en yakın yerlerden çıkarılan mozaikler sergilenirken, üst katlarda şehir teraslarına doğru çıkan mozaiklerle antik kentin farklı seviyelerindeki yaşamı ve mimariyi keşfediyorsunuz. Merkezde yer alan bronz Mars heykeli ise antik Zeugma’nın koruyucusu olarak tüm görkemiyle sergileniyor.
Zeugma Mozaik Müzesi’ni ziyaret ettiğinizde, sadece mozaiklere bakmakla kalmayacak, aynı zamanda antik dönemin yaşam biçimi, kültürü ve inançları hakkında derinlemesine bilgi sahibi olacaksınız. Roma hamamları, villalar ve tapınaklardan çıkarılan mozaiklerin yanı sıra, günlük yaşamı yansıtan birçok küçük buluntu da müzenin koleksiyonunda yer alıyor.
Müze, ziyaretçilerine kazı çalışmaları sırasında çekilen fotoğraflar ve videolar ile eserlerin hikayelerini anlatan dokunmatik ekranlar sunuyor. Bu sayede mozaiklerin ve diğer eserlerin keşif sürecini ve restorasyon aşamalarını detaylı bir şekilde öğrenme fırsatınız oluyor. Müzenin her katında ayrı bir keşif sizi bekliyor; her bir mozaik parçası, antik Zeugma’nın zengin kültürünü gözler önüne seriyor.
Gaziantep’in merkezine yakın bir konumda bulunan müzeye toplu taşıma veya özel araçla rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Haftanın her günü ziyarete açık olan müze, sabah 08:00’den akşam 19:00’a kadar ziyaretçilerini ağırlıyor. Müzekart sahipleri için ücretsiz giriş imkanı da sunuluyor.
Zeugma Mozaik Müzesi, tarih ve sanatın iç içe geçtiği bu benzersiz mekanı ziyaret etmek, Gaziantep’in kültürel zenginliğini keşfetmek için harika bir fırsat sunuyor. Hem gözlerinizi hem de ruhunuzu besleyecek bu ziyareti planlarken, tarihin derinliklerine doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkmaya hazır olun.
Gaziantep Kalesi
Gaziantep’in tarih kokan sokaklarında dolaşırken, şehrin merkezinde yükselen Gaziantep Kalesi’ni ziyaret etmeden geçmek olmaz. Alleben Deresi’nin güney kenarında, 25-30 metre yükseklikte bir tepe üzerinde yer alan bu kale, şehrin en dikkat çekici yapılarından biridir. Gaziantep Kalesi, ihtişamı ve tarihiyle ziyaretçilerini büyüleyen bir yapıya sahip.
Kalenin tarihi, Roma dönemine kadar uzanıyor. İlk olarak bir gözetleme kulesi olarak inşa edilen yapı, Bizans İmparatoru Justinyanus döneminde, M.S. 6. yüzyılda bugünkü haline getirilmiş. Kalenin çapı yaklaşık 100 metre, çevresi ise 1200 metre uzunluğunda ve 12 adet kule ile donatılmış. Bu heybetli yapının içerisinde galeri, dehliz ve kale odaları bulunuyor. Ayrıca, ana kütlenin altında bir su kaynağı yer alıyor.
1989 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen kazı ve restorasyon çalışmaları sayesinde kale günümüze oldukça iyi korunmuş bir şekilde ulaşmış. Kalenin etrafındaki surlar, Osmanlı döneminde Memlûk Sultanı Kayıtbay ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından onarılmış ve güçlendirilmiş. Bu dönemlerde kaleye sarnıç, mescit ve hamam gibi yapılar eklenmiş.
Gaziantep Kalesi’ni ziyaret ettiğinizde, kalenin içinde Osmanlı dönemine ait bir hamam ve camiyi de görebilirsiniz. Hamam, mimari olarak pek gösterişli olmasa da teknik bakımdan oldukça ilginç özelliklere sahip. Caminin güney cephesinde yer alan mihrap ve kitab koyma bölümleri, Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden.
Kalede yapılan kazı çalışmaları sırasında Bizans, Erken İslam ve Osmanlı dönemlerine ait birçok eser ve yapı kalıntısı ortaya çıkarılmış. Bu kalıntılar arasında metal parçalar, pişmiş toprak kandiller, sikkeler ve çakmaklı tüfek parçaları bulunuyor.
Gaziantep Kalesi’ni gezmek, şehrin zengin tarihine yakından tanıklık etmek için harika bir fırsat sunuyor. Kale, haftanın her günü 08:30-17:30 saatleri arasında ziyarete açık. Şehir merkezinde yer aldığı için ulaşımı oldukça kolay olan bu tarihi yapıyı ziyaret ederek Gaziantep’in derin tarihine adım atabilirsiniz.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi
Gaziantep’in zengin tarihini keşfetmek isteyenler için Gaziantep Arkeoloji Müzesi harika bir durak. İlk olarak 1944 yılında Halkevi’nde hizmete giren müze, 1969 yılında inşaatı tamamlanan yeni binasına taşınmış. Müze, 3500 metrekarelik geniş sergi alanıyla ziyaretçilerine tarihsel bir yolculuk sunuyor.
Müzede, Alt Paleolitik Dönem’den Cumhuriyet Dönemi’ne kadar birçok farklı döneme ait eserler sergileniyor. Jeolojik dönem fosil ve kayaçları ile başlayan sergi, Maraş Fili’nin iskeleti ve Neolitik Dönem’e ait taş heykellerle devam ediyor. Kalkolitik ve Eski Tunç Çağı’na ait buluntular, müzenin zengin koleksiyonunu oluşturuyor. Eski Tunç Çağı’na ait bir mezar canlandırması, dönemin özelliklerini gözler önüne seriyor.
Geç Hitit Dönemi’nin önemli buluntuları, Karkamış Antik Kenti’nden çıkarılan eserlerle birlikte müzenin zemin katında sergileniyor. Bu bölümde, Hitit ve Geç Hitit Dönemi’ne ait bazalt taştan kabartma steller, mezar taşları ve diğer mimari eser parçaları bulunuyor. Müzenin birinci katında ise Anadolu uygarlıkları, damga ve silindir mühürler, Demir Çağı, Pers Dönemi, Kommagene Krallığı’na ait eserler ve takılar yer alıyor.
Müzenin bahçesinde de Roma Dönemi’ne ait lahitler, mezar stelleri ve çeşitli taş mimari eserler ziyaretçilerin ilgisine sunulmuş. Ayrıca, Zeugma Antik Kenti kazılarında bulunan kil mühür baskıları ve sikkeler de burada sergileniyor.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi, haftanın her günü 08:00-17:00 saatleri arasında ziyarete açık. Müzekart sahipleri için giriş ücretsiz. Müze, şehir merkezindeki İstasyon Caddesi’nde yer aldığı için ulaşımı oldukça kolay. Şehir içi ulaşım araçlarıyla Forum Gaziantep durağında inip, müzeye rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi, tarih ve arkeoloji meraklıları için eşsiz bir deneyim sunuyor. Bu müzeyi ziyaret ederek, bölgenin binlerce yıllık tarihine yakından tanıklık edebilir ve Gaziantep’in zengin kültürel mirasını daha yakından tanıyabilirsiniz.
Bakırcılar Çarşısı
Gaziantep’in tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isterseniz, Bakırcılar Çarşısı’na uğramadan geçmeyin. Bu çarşı, şehrin geleneksel el sanatlarının en canlı örneklerinden birini sunar ve ziyaretçilerine zamanda bir yolculuk yapma fırsatı verir. Bakırcılar Çarşısı, ahşap kaplamalı dükkanları ve taş döşenmiş sokakları ile adeta başka bir dönemden kesitler sunar.
19. yüzyılda yapıldığı düşünülen ve hanlar bölgesinde yer alan bu çarşı, tek katlı dükkanlardan oluşuyor. Dükkanların yapımında kullanılan düzgün kesilmiş sert kalker taşlar, çarşının otantik havasını koruyor. Kemerli girişlerle sokağa açılan dükkanlar, bakırcılık sanatının inceliklerini günümüzde de yaşatıyor.
Gaziantep Bakırcılar Çarşısı, sadece bakır işçiliği ile değil, aynı zamanda birçok el sanatı esnafının üretim yaptığı bir çarşı kompleksi olarak da bilinir. Burada, el yapımı bakır ürünlerin yanı sıra diğer geleneksel el sanatlarının örneklerini de bulabilirsiniz. Çarşı, Tarihi Kentler Birliği’nin “Başarı Ödülü”ne layık görülmüş ve Kültür Yolu Projesi kapsamında önemli bir yer edinmiştir.
Çarşıyı gezerken, bakır ustalarının dükkanlarında çalışırken görmek mümkündür. El emeği göz nuru ile yapılan bu ürünler, ziyaretçilere unutulmaz bir alışveriş deneyimi sunar. Bakırcılar Çarşısı, hem kültürel bir gezi yapmak hem de Gaziantep’in geleneksel zanaatlarını yakından görmek isteyenler için ideal bir durak.
Bakırcılar Çarşısı, Gaziantep şehir merkezinde yer aldığı için ulaşımı oldukça kolaydır. Şehir merkezinde yürüyüş mesafesinde bulunan çarşı, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çeker.
Bu tarihi çarşıyı ziyaret ederek, Gaziantep’in zengin kültürel mirasını keşfedebilir, el yapımı bakır ürünlerin büyüleyici dünyasına adım atabilirsiniz.
Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi
Gaziantep’in büyüleyici tarihine ve kültürel zenginliklerine tanıklık etmek isteyenler için Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi harika bir durak. 1700’lü yıllardan günümüze kadar uzanan oyuncak tarihinin en gözde örneklerini barındıran bu müze, Gaziantep’in en eski mahallelerinden biri olan Bey Mahallesi’nde yer alıyor. Tarihi bir Antep evinde kurulan müze, 2013 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılıp restore edilerek ziyaretçilerine kapılarını açtı. Türkiye’nin dördüncü oyun ve oyuncak müzesi olma özelliğini taşıyan bu yer, çocuklar ve yetişkinler için adeta bir masal dünyası sunuyor.
Müze, ünlü şair ve yazar Sunay Akın’ın küratörlüğünde 1700-1990 yılları arasında üretilen el yapımı ve fabrika yapımı 600’den fazla oyuncağa ev sahipliği yapıyor. Tek avlulu tarihi evin içinde dokuz ayrı temalı galeri ve iki katlı mağara bulunuyor. Bu özellikleriyle Türkiye’de mağara galerisinin bulunduğu tek oyun ve oyuncak müzesi olarak öne çıkıyor.
Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi’nde sergilenen oyuncaklar arasında çizgi film kahramanları, bebek evleri ve daha birçok ilginç oyuncak yer alıyor. Müze, çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de nostaljik bir yolculuk sunuyor. Anne ve babaların çocukluk anılarına geri dönebilecekleri bu müze, aileler için keyifli ve eğitici bir ziyaret imkanı sunuyor.
Müze, haftanın her günü 08:30 – 19:00 saatleri arasında ziyarete açık. Müzekart sahipleri için giriş ücretsizdir. Gaziantep şehir merkezine oldukça yakın olan müze, Bey Mahallesi’nde yer aldığı için ulaşımı da son derece kolay.
Bu büyüleyici müzeyi ziyaret ederek, hem çocuklarınızla eğlenceli vakit geçirebilir hem de oyuncakların tarihine tanıklık edebilirsiniz. Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi, hem yerel halk hem de turistler için mutlaka görülmesi gereken bir durak.
Hamam Müzesi
Gaziantep’in tarihi dokusunu ve kültürel zenginliğini keşfetmek isteyenler için Hamam Müzesi, mutlaka görülmesi gereken bir yer. Osmanlı hamam mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bu yapı, Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılan külliyenin hamam bölümü olarak inşa edilmiş. Vakfiyesine göre, hamam 1577 yılında inşa edilmiş ve uzun yıllar “Paşa Hamamı” olarak hizmet vermiştir.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 2015 yılında restore edilen ve müzeye dönüştürülen hamam, Gaziantep hamam kültürünü yaşatmayı amaçlıyor. Müze, orijinaline sadık kalınarak düzenlenen soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümleriyle ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Hamam araç ve gereçleri, bal mumu heykeller ve maketlerle canlandırılan hamam adetleri, ziyaretçilere geçmişten günümüze hamam kültürünü tanıtıyor.
Müze, Gaziantep Kalesi’nin hemen yanında, Karagöz Mahallesi’nde yer alıyor ve şehrin merkezi bir noktasında bulunması nedeniyle ulaşımı oldukça kolay. Müze haftanın her günü 08:30 – 17:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Gaziantep Hamam Müzesi, hem yerel halk hem de turistler için Gaziantep’in zengin tarihini ve kültürel mirasını keşfetmek için ideal bir durak. Bu büyüleyici müzeyi ziyaret ederek, Osmanlı döneminin hamam kültürünü yakından tanıyabilir ve bu tarihi yapının atmosferini hissedebilirsiniz.
Panorama 25 Aralık Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması ve Müzesi
Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunu ve bu süreçte gösterilen kahramanlıkları ölümsüzleştiren Panorama 25 Aralık Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması ve Müzesi, ziyaretçilerini tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa davet ediyor. Gaziantep Kalesi’nin hemen yanında yer alan bu müze, Gaziantep halkının Fransız ve İngiliz işgaline karşı verdiği direnişi etkileyici bir şekilde anlatıyor.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek 2017 yılında ziyarete açılan müze, hamam bölümünün restore edilip müzeye dönüştürülmesiyle hayata geçirilmiştir. Müzede, yaklaşık 2000 figürle canlandırılan Antep savunması ve kahramanlarının hikayesi, yağlı boya tablolar ve dioramalar ile etkileyici bir şekilde sunuluyor. Müzede, direnişin kahramanlarını, savaş alanlarını ve halkın karşılaştığı zorlukları gösteren detaylı sahneler yer alıyor.
Müzenin girişinden başlayarak galerilere kadar uzanan bölümde, Gaziantep halkının direniş hikayeleri, kahramanların heykelleri ve kabartmalarla anlatılıyor. Müzede ayrıca, savaş dönemine ait araç gereçler, kıyafetler ve belgeler sergileniyor. Bu etkileyici sergi, ziyaretçilerin Gaziantep’in kurtuluş mücadelesini derinlemesine anlamalarına olanak tanıyor.
Panorama 25 Aralık Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması ve Müzesi, haftanın her günü 08:00 – 17:00 saatleri arasında ziyarete açık. Müzekart sahipleri için giriş ücretsizdir. Şahinbey ilçesindeki Kale bölgesinde yer alan müzeye toplu taşıma veya özel araçla kolayca ulaşabilirsiniz.
Bu müze, Gaziantep’in kahramanlık destanını keşfetmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Ziyaretiniz sırasında, Antep halkının bağımsızlık mücadelesine tanıklık edebilir ve şehrin tarihine dair derinlemesine bilgi edinebilirsiniz.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi
Gaziantep’in doğa ve hayvanseverler için en çekici noktalarından biri olan Gaziantep Hayvanat Bahçesi, büyüklüğü ve barındırdığı türler bakımından dünya çapında önemli bir yere sahip. 2001 yılında Burç Ormanı’nda kurulan hayvanat bahçesi, toplamda 1000 dönümlük bir alanı kaplıyor ve Türkiye’nin en geniş alana sahip hayvanat bahçesi olma özelliğini taşıyor. Ayrıca, Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise dördüncü büyük hayvanat bahçesi olarak biliniyor.
Hayvanat bahçesi, 325 türde 7100 canlıyı barındırıyor. Bu büyük ve çeşitli koleksiyon, ziyaretçilerin farklı hayvan türlerini yakından tanımasına olanak tanıyor. 2015 yılında açılan Türkiye’nin ilk safari parkı, yaklaşık 200 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş ve ziyaretçilere doğal ortamlarında yaşayan hayvanları yakından gözlemleme fırsatı sunuyor. Safari parkında kızıl geyikler, alageyikler, ceylanlar, karacalar, dağ keçileri, maymunlar, kangurular ve daha birçok tür serbestçe dolaşıyor.
Hayvanat bahçesinde ayrıca, 1200 metrekarelik bir alana sahip büyük bir akvaryum bölümü bulunuyor. Bu akvaryumda 82 türde 3250 balık yer alıyor. Sürüngen evi ise yılanlar ve timsahlar gibi hayvanların kışın alttan ısıtmalı bölümlerde muhafaza edildiği özel alanlara sahip.
2017 yılında hayvanat bahçesi içerisine inşa edilen 700 metrekarelik Zooloji ve Doğa Müzesi, ziyaretçilere yurt içi ve yurt dışındaki hayvanat bahçelerinde fizyolojik ömürlerini tamamlamış hayvanların tahnit edilmiş örneklerini sunuyor. Müzede, 50 türde 120 kemikli hayvan, 128 türde 427 adet kanatlı hayvan ve değişik türlerde 80 sürüngen hayvan sergileniyor. Ayrıca, tarih öncesi dönemlere ait dinazor iskeletleri ve nesli tükenmiş diğer hayvanların kalıntıları da müzede görülebilir.
Gaziantep Hayvanat Bahçesi, ziyaretçilerine tren ve nostaljik fayton turları ile alanı keşfetme imkanı da sunuyor. Hayvanat bahçesinde fok gösterileri, şempanze adası ve kelebek-tropikal merkezi gibi ilgi çekici bölümler de bulunuyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Doğal Hayatı Koruma Daire Başkanlığı tarafından işletilen bu alan, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin uğrak noktası haline gelmiştir.
Gaziantep Hayvanat Bahçesi’ni ziyaret ederek, doğanın ve hayvanların büyüleyici dünyasında keyifli bir gün geçirebilirsiniz.
Şahinbey Milli Mücadele Müzesi
Gaziantep’in bağımsızlık mücadelesine adanmış olan Şahinbey Milli Mücadele Müzesi, ziyaretçilerini Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlık dolu günlerine götüren etkileyici bir mekan. Ulucanlar Mahallesi Şehitler Caddesi üzerinde yer alan bu müze, Gazianteplilerin İngiliz ve Fransız işgaline karşı verdiği mücadeleyi tüm yönleriyle günümüz ve gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor. 12 odalı tarihi bir binada ve altındaki mağaralarda kurulan müze, çağdaş müzecilik anlayışıyla donatılmış.
Müze ziyaretiniz sırasında kronolojik bir gezi güzergahı izleyerek, sergi ve sunum alanlarını keşfedeceksiniz. Müzenin en dikkat çekici özelliklerinden biri, mağaralarda canlandırılan dönem sahneleri. Mekatronik heykeller, çok boyutlu projeksiyon gösterileri ve ses efektleriyle desteklenen bu sahneler, Gaziantep savunmasının çeşitli anlarını hem görsel hem de duyusal olarak yaşatıyor.
Müzenin içeriği oldukça zengin. Gaziantep savunmasına dair belgeler, İngiliz ve Fransızlara ait silah parçaları, şehir halkının kullandığı tabanca, av tüfeği, kılıç, kama, et satırı, kazma, kürek ve nacak gibi birçok eşya sergileniyor. Ayrıca, sabun imalathanesi gibi milli mücadele öncesi dönemde çeşitli amaçlarla kullanılmış alanlar da canlandırılmış.
Müze, sadece tarihi canlandırmalarla sınırlı kalmıyor. Müze binasının yanında yer alan yapılar, müze atölyesi, kütüphane ve toplantı salonları olarak işlevlendirilmiş. Özellikle geçici sergi alanı olarak projelendirilen bölümde, Ömer Halisdemir’in 15 Temmuz 2016 darbe girişimine karşı direnişini anlatan sahne, milli iradeye sahip çıkmanın önemini vurguluyor.
Şahinbey Milli Mücadele Müzesi, haftanın her günü 09:00 – 18:00 saatleri arasında ziyarete açık ve giriş ücretsizdir. Gaziantep’in kahramanlık dolu tarihini daha yakından tanımak ve bu eşsiz deneyimi yaşamak isteyen herkes için ideal bir durak.
Zeugma Antik Kenti
Gaziantep’in Nizip ilçesi yakınlarında yer alan Zeugma Antik Kenti, Fırat Nehri’nin kıyısında kurulu olan ve tarihi MÖ 300 yılına kadar uzanan büyüleyici bir antik kenttir. Büyük İskender’in generallerinden I. Selevkos Nikator tarafından Selevkeia Euphrates adıyla kurulan kent, daha sonra Roma İmparatorluğu döneminde Zeugma olarak adlandırılmış ve altın çağını yaşamıştır. Zeugma, hem askeri hem de ticari açıdan önemli bir merkez olmuş, bu dönemde kent zenginleşerek büyümüştür.
Zeugma’nın en dikkat çekici özelliklerinden biri, Roma dönemine ait muhteşem mozaikleridir. Zengin Romalılar tarafından inşa edilen villaların tabanlarını süsleyen bu mozaikler, mitolojik sahneler ve günlük yaşamdan kesitler sunar. Özellikle “Çingene Kızı” mozaiği, Zeugma’nın sembolü haline gelmiştir ve bu mozaik günümüzde Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir.
1990’lı yıllarda Birecik Barajı’nın yapımı sırasında su altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Zeugma, kapsamlı kurtarma kazılarıyla yeniden gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu kazılarda, çok sayıda villa, hamam, agora ve diğer yapılar ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, 100 bin adet kil mühür baskı (bulla) bulunmuş, bu da kentin önemli bir bürokratik ve ticari merkez olduğunu göstermektedir.
Zeugma’da bulunan diğer önemli eserler arasında Poseidon ve Euphrates villalarından çıkarılan mozaikler, Akhilleus ve Dionysos gibi mitolojik figürlerin betimlendiği tablolar yer alır. Kentte yapılan kazılar sırasında bulunan bronz Mars heykeli de önemli bir keşif olmuştur.
Zeugma Antik Kenti’ni ziyaret ederek, antik Roma döneminin büyüleyici dünyasına adım atabilir ve bu dönemin sanat ve yaşam biçimini yakından tanıyabilirsiniz. Gaziantep’in merkezine yaklaşık 45 dakika uzaklıkta bulunan bu antik kent, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.
Kurtuluş Camii (Eski Meryem Ana Kilisesi)
Gaziantep’in tarihi ve kültürel zenginliklerinden biri olan Kurtuluş Camii, başlangıçta 1892 yılında Valide Meryem Kilisesi (St. Mary) olarak inşa edilmiştir. Ermeni Katolik cemaati için yapılan bu yapı, Gaziantep’in en büyük ibadet yerlerinden biri olarak bilinir. Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde, Tepebaşı Mahallesi’nde bulunan cami, mimarisi ve tarihi geçmişi ile dikkat çekmektedir.
Kurtuluş Camii, dikdörtgen planlı ve haç biçiminde tasarlanmıştır. İç mekan, mihraba dik sütunlarla üç sahna ayrılmış olup, haçın kolları dıştan alınlık şeklinde, içten ise çapraz tonozlarla örtülmüştür. Ana mekânın ortasında yuvarlak kasnaklı ve oldukça yüksek bir kubbe yer alır. Yapının duvarları kesme taştan yapılmış olup, ilk iki sırada sivri kemerli, üst sırada ise yuvarlak pencereler bulunur. Üstü kırma bir çatı ile örtülmüş olan cami, gotik üslubunun izlerini taşır.
Kilisenin çan kulesi, camiye dönüştürüldüğünde minare olarak yeniden düzenlenmiştir. Minare, kare kaide üzerinde yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Caminin beş kapısı bulunur; iki kapısı kuzeye, iki kapısı güneye, ana kapısı ise batıya açılmaktadır. Mihrap, dikdörtgen bir niş şeklinde dışarıya çıkıntılıdır ve mihrap duvarına üç sıra halinde pencere dizisi yerleştirilmiştir. Alınlığın ortasında ise yuvarlak bir pencere bulunmaktadır. Kilisenin çanı, Londra’da yaşayan Hirant Köşkeryan adındaki bir Ermeni tarafından Brezilya’da yaptırılmıştır ve Gaziantep Müzesi’nde korunmaktadır.
Cumhuriyet döneminde bir süre hapishane olarak da kullanılan bu yapı, 1980’lerde restore edilerek cami olarak ibadete açılmıştır. Gaziantep’in tarih boyunca çok kültürlü yapısının bir simgesi olan Kurtuluş Camii, hem yerli halk hem de turistler için önemli bir ziyaret noktasıdır.
Boyacı Cami
Gaziantep’in tarihi dokusunun önemli bir parçası olan Boyacı Cami, Hamdi Kutlar Caddesi ile Kutlar Sokağı’nın kesiştiği noktada yer alır. Bu caminin inşası hakkında iki farklı rivayet bulunmakta; bazı kaynaklara göre Kadı Kemaleddin tarafından, diğer kaynaklara göre ise Boyacı Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Cami, Memlüklüler döneminde 1357 yılında tamamlanmış olup, 1575 yılında onarımdan geçirilmiştir.
Boyacı Cami’nin en dikkat çekici özelliklerinden biri, dünyada eşine ender rastlanan bir minber yapısına sahip olmasıdır. Minber, bir ray sistemi üzerinde hareket eder ve kullanılmadığı zamanlarda duvara gömülebilir. Cuma günleri minber raylar üzerinden çekilerek hutbe sırasında açılır ve imam hutbeyi okuduktan sonra tekrar duvara itilir. Bu özgün yapı, caminin iç mekanında yerden tasarruf sağlar.
Caminin içindeki ince ahşap işçiliği ve detaylı süslemeleri de dikkat çekicidir. Ayrıca avlu girişinin sağında, tek şerefeli, çokgen gövdeli ve peteksiz bir minaresi bulunur. Boyacı Cami, Gaziantep’in en büyük camilerinden biri olarak bilinir ve tarihi önemi nedeniyle ziyaretçiler için önemli bir durak noktasıdır.
Gaziantep şehir merkezine yakın konumda bulunan cami, hem yerel halk hem de turistler için kolay ulaşılabilir bir yerdedir. Tarihi ve mimari zenginlikleriyle Boyacı Cami, Gaziantep’in kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.
Gümrük Han Yaşayan Müze
Gaziantep’in tarihi dokusunu ve zengin kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için Gümrük Han Yaşayan Müze, eşsiz bir durak. Karagöz Mahallesi’nde, Gümrük Caddesi üzerinde yer alan Gümrük Han, Hacı Ömer Efendi tarafından 1873-1878 yılları arasında yaptırılmış. Osmanlı han mimarisinin geleneksel özelliklerini taşıyan bu yapı, tek avlulu ve iki katlı olarak inşa edilmiştir.
Gümrük Han, Gaziantep’teki 18 han yapısından biri olarak bilinir ve zemin katındaki mekanlar depo ve ahır, üst kattaki odalar ise yolcuların konaklaması için kullanılmıştır. 2011 yılında restore edilen ve “Yaşayan Müze” kimliği ile hizmet vermeye başlayan han, kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarının üretim ve satış merkezi olarak yeniden hayat bulmuştur.
Müzede, bakır işleme, sedef kakma, kilim dokuma, cam üfleme, ahşap oymacılığı gibi geleneksel el sanatları yaşatılmaktadır. Ayrıca, gümüşçülük, tesbihçilik, ebru sanatı, mozaik çalışmaları gibi çeşitli zanaat dallarının ustaları burada çalışmalarını sürdürmektedir. Gümrük Han, bu yönüyle hem bir kültür merkezi hem de ziyaretçilere bu el sanatlarını yerinde görme fırsatı sunan bir müze olarak öne çıkar.
Han, Gaziantep’in eski kent merkezinde, kolay ulaşılabilir bir konumda yer alır ve turistik ziyaretçilerin yanı sıra iş gezisi amacıyla gelenlerin de tercih ettiği bir yerdir. Burada, tarih ve sanatın iç içe geçtiği bu atmosferde, el sanatları ürünlerinin yapımını izleyebilir ve bu özgün ürünleri satın alabilirsiniz.
Gümrük Han Yaşayan Müze, haftanın her günü 08:30 – 18:00 saatleri arasında ziyarete açıktır ve şehir merkezine yürüme mesafesindedir. Gaziantep’in tarih kokan sokaklarında yapacağınız gezide bu eşsiz hanı ziyaret ederek, şehrin kültürel zenginliklerini yakından tanıma fırsatı bulabilirsiniz.
Pişirici Mescidi ve Kasteli
Gaziantep’in eşsiz tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyenler için Pişirici Mescidi ve Kasteli, mutlaka görülmesi gereken bir durak. Gaziantep’in yer altı su mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bu yapı, hem mimarisi hem de tarihi önemi ile dikkat çekiyor.
Pişirici Mescidi ve Kasteli, Gaziantep şehir merkezinde, Gaziler Caddesi üzerinde yer alıyor. Kasteller, Gaziantep’in benzersiz su mimarisinin bir parçasıdır ve yalnızca bu şehirde bulunur. Bu yapılar, suyun yer altında toplanıp şehre dağıtıldığı alanlar olarak işlev görmüşlerdir. “Kastel” kelimesi Arapça’dan dilimize geçmiş olup, suyun yer altında bölümlere ayrıldığı yer anlamına gelir. Pişirici Kasteli de bu önemli su yapılarına bir örnektir ve Gaziantep’in tarih boyunca su ihtiyacını karşılamada büyük rol oynamıştır.
Kastel, yer altında bulunan geniş mağaramsı boşluklardan oluşur ve içinde tuvalet, yıkanma yeri, dinlenme ve abdest alma yerleri, çamaşır ve yün yıkama alanları ve namaz kılma yerleri bulunur. Bu fonksiyonel özellikleri, kastelleri sıradan su yapılarından ayırır ve onları kültürel birer hazine haline getirir. Gaziantep’te bulunan bu tür yapıların büyük bir kısmı günümüze ulaşamasa da, Pişirici Kasteli iyi korunmuş ve restore edilmiştir.
Pişirici Mescidi ve Kasteli, sade ve gösterişsiz yapısına rağmen, şehrin su ihtiyacını karşılamada oynadığı kritik rol ile önemini korumuştur. Kasteller, Gaziantep’teki evlerin modern şehir içme suyuna kavuştuğu döneme kadar aktif olarak kullanılmıştır.
Gaziantep’in tarihini ve kültürel mirasını derinlemesine keşfetmek isteyenler için Pişirici Mescidi ve Kasteli, eşsiz bir deneyim sunuyor. Şehir merkezine yakın konumda yer alan bu yapıyı ziyaret ederek, Gaziantep’in su mimarisinin inceliklerini ve tarihini daha yakından tanıma fırsatı bulabilirsiniz.
Almacı Pazarı
Gaziantep’in tarihi ve kültürel dokusunun en canlı örneklerinden biri olan Almacı Pazarı, şehrin merkezinde yer alıyor ve yerli halk tarafından “Elmacı Pazarı” olarak da biliniyor. Bu pazar, Gaziantep’in geleneksel alışveriş kültürünün kalbinde yer alır ve hem yerel halk hem de turistler için cazip bir alışveriş noktasıdır.
Almacı Pazarı, Gaziantep’in meşhur baharatları, kurutulmuş sebzeleri, antep fıstığı ve baklavası gibi yerel lezzetlerin yanı sıra el yapımı bakır eşyalar ve geleneksel el sanatları ürünleriyle dolu. Pazarda gezinirken, taze baharatların ve kurutulmuş meyvelerin mis gibi kokuları eşliğinde alışveriş yapma keyfini yaşayabilirsiniz. Pazar, Gaziantep’in yerel lezzetlerini ve kültürel zenginliklerini bir arada sunar, bu da ziyaretçilere otantik bir deneyim yaşatır.
Gaziantep’in merkezinde yer alan Almacı Pazarı, şehrin diğer önemli turistik yerlerine de yakın konumdadır. Gaziantep’in tarihi dokusunu keşfetmek isteyenler için bu pazar, hem alışveriş yapmak hem de yerel kültürü yakından tanımak için ideal bir yerdir. Pazarda yürürken, esnafın samimi sohbetleri ve güler yüzlü karşılamalarıyla kendinizi evinizde gibi hissedeceksiniz.
Almacı Pazarı’na ulaşım oldukça kolaydır. Şehir merkezine yürüme mesafesinde olan pazar, toplu taşıma araçlarıyla da rahatlıkla ulaşılabilir. Tarihi ve kültürel zenginliklerin buluştuğu bu pazarı ziyaret ederek, Gaziantep’in eşsiz lezzetlerini ve geleneksel el sanatlarını keşfetme fırsatını kaçırmayın.
Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi
Gaziantep’in kültürel zenginliklerini ve tarihini tanımak isteyenler için Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi, mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir mekandır. Bayazhan, 1909 yılında tütün tüccarı Bayaz Ahmet Efendi tarafından inşa edilmiş ve Gaziantep’in klasik Osmanlı han mimarisinin güzel bir örneğidir. İki katlı ve tek avlulu bu han, dikdörtgen planlı olup, düzgün kesme taştan yapılmış ve kırma çatıyla örtülüdür.
2009 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin girişimleriyle müze haline getirilen Bayazhan, şehrin tarihi, turistik yerleri, doğal güzellikleri, ekonomisi, el sanatları ve mutfak kültürü hakkında ziyaretçilere bilgi sunmaktadır. Müze, Gaziantep’in kültürel mirasını tanıtırken, aynı zamanda şehri hissederek keşfetme imkanı sağlar. Müzede, kentin önemli mimari yapılarının maketleri, kardeş şehirler teşhir salonu ve sergi mekanları bulunmaktadır. Ayrıca, Gaziantep’in yöresel el sanatlarından kutnu, sedef ve bakır işlemeciliği gibi sanatlar tematik bölümlerde mankenler aracılığıyla sergilenmektedir.
Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi, haftanın her günü 08:30 – 17:30 saatleri arasında ziyarete açıktır. Müze, Akyol Mahallesi Atatürk Bulvarı No:119 Şahinbey / Gaziantep adresinde bulunur. Gaziantep şehir merkezine yakın konumu sayesinde ulaşımı oldukça kolaydır.
Bu müzeyi ziyaret ederek Gaziantep’in kültürel ve tarihi zenginliklerini yakından tanıma fırsatını kaçırmayın. Hem yerel halk hem de turistler için önemli bir kültürel merkez olan Bayazhan, Gaziantep’in geçmişini ve bugününü etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor.
Rumkale
Gaziantep’in Yavuzeli ilçesinde, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği noktada yer alan Rumkale, tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyüleyen bir ören yeridir. Antik çağlardan günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapan Rumkale, yüksek kayalarla çevrili bir tepenin üzerinde konumlanmıştır ve hem doğal hem de yapay harikaları barındırır.
Rumkale’nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanır ve zaman içinde birçok farklı isimle anılmıştır: Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin ve Kale-i Zerrin (Altın Kale) bunlardan bazılarıdır. Bu kale, Roma ve Ortaçağ dönemlerinin mimari özelliklerini taşır ve günümüzde de bu karakteristik yapılarını korur. Kale, doğu ve batıda iki ana girişe sahiptir; doğu girişi Fırat Nehri’ne, batı girişi ise Merzimen Çayı’na açılır.
Kale içinde Aziz Nerses Kilisesi ve Barşavma Manastırı gibi önemli yapılar bulunur. Aziz Nerses Kilisesi’nin 12. yüzyılın sonunda inşa edildiği düşünülmektedir ve kilise, Türkler tarafından fethedildikten sonra camiye dönüştürülmüştür. Barşavma Manastırı ise 13. yüzyılda inşa edilmiştir ve Hristiyanlık tarihi açısından önemli bir yer tutar. Efsanelere göre, Hz. İsa’nın havarilerinden Yohannes, Rumkale’de Hristiyanlığı yaymış ve İncil’in bir kopyasını burada bir mağarada saklamıştır.
Rumkale’ye ulaşım, Gaziantep’in Yavuzeli ilçesine 25 kilometre uzaklıktaki Kasaba Köyü’nden veya Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinden teknelerle sağlanmaktadır. Bu benzersiz tarihi ve doğal güzelliği ziyaret ederek, Fırat Nehri’nin büyüleyici manzarası eşliğinde geçmişe bir yolculuk yapabilirsiniz.
Dülükbaba Mesire Alanı
Gaziantep’in doğal güzelliklerini keşfetmek ve huzurlu bir gün geçirmek isteyenler için Dülükbaba Mesire Alanı, ideal bir destinasyon. Gaziantep’in Şehitkamil ilçesinde yer alan bu mesire alanı, şehir merkezine yaklaşık 8 kilometre mesafede bulunuyor ve yemyeşil doğası ile ziyaretçilerini ağırlıyor. 1950’lerde başlayan ağaçlandırma çalışmaları sonucunda oluşturulan Dülükbaba Tabiat Parkı, 306 hektarlık geniş bir alanı kaplıyor.
Dülükbaba Mesire Alanı, zengin bitki örtüsü ve doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor. Kızılçam, karaçam, servi, meşe ve badem ağaçlarının arasında keyifli bir piknik yapabilirsiniz. Alan içerisinde, ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek çeşitli tesisler de mevcut. Bir kır gazinosu, idare binası, alışveriş ünitesi, WC’ler, çocuk oyun alanları, çeşmeler ve piknik masaları, ziyaretçilerin rahat bir gün geçirmesini sağlıyor. Ayrıca, orman içerisinde yer alan kaya mezarları da tarihi bir atmosfer sunuyor.
Dülükbaba Mesire Alanı’nda, doğa yürüyüşleri yapabilir, çeşitli spor aktivitelerine katılabilir ve doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Gaziantep- Adana Devlet Karayolu üzerinde bulunan bu alana ulaşım oldukça kolay. Gaziantep şehir merkezinden hareket eden Yeşilkent-Başpınar dolmuşları ve belediyenin OSB seferi yapan otobüsleri ile ulaşım sağlanabilir.
Bu eşsiz tabiat parkını ziyaret ederek, Gaziantep’in doğal ve tarihi güzelliklerini keşfetme fırsatını kaçırmayın. Dülükbaba Mesire Alanı, hem dinlenmek hem de doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için mükemmel bir seçim olacaktır.
Millet Hanı
Gaziantep’in zengin tarihi ve kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için Millet Hanı, mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir durak. 1571-1572 yılları arasında Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa tarafından inşa edilen bu han, Osmanlı dönemi mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Başlangıçta “Karanlık Bedesten” olarak anılan yapı, zamanla eklemelerle bugünkü halini almıştır.
Millet Hanı, Gaziantep’in ticaret ve sosyal hayatında önemli bir yer tutmuştur. 1890 yılında üst katı ilave edilerek bugünkü görünümüne kavuşan han, Cumhuriyet döneminden önce “Aziziye” olarak biliniyordu. Mustafa Kemal Atatürk’ün Gaziantep ziyareti sırasında hanın adı “Atatürk Hanı” olarak değiştirilmek istenmiş, ancak Atatürk’ün “Bu han benim değil milletin hanı olsun” demesi üzerine “Millet Hanı” olarak anılmaya başlanmıştır.
Osmanlı kervansaray mimarisinin tipik özelliklerini taşıyan han, ortada geniş bir avluya sahiptir. Zemin katında dükkanlar, depolar ve ahırlar, üst katında ise konaklama odaları yer alır. Antep Harbi sırasında mermi ve silah imalathanesi olarak da kullanılmıştır. Günümüzde, Gaziantep’in unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarının yaşatıldığı bir merkez olarak hizmet vermektedir. Hanın içerisindeki atölyelerde, dericilik, bakırcılık gibi geleneksel zanaatlar icra edilmektedir.
Millet Hanı, Gaziantep şehir merkezine yürüme mesafesinde olup, kolayca ulaşılabilir. Tarihi dokusu ve kültürel zenginlikleriyle ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunan bu han, hem yerel halk hem de turistler için önemli bir cazibe merkezidir.
Tarihi Yeni Han
Gaziantep’in ticaret ve sosyal hayatında önemli bir yere sahip olan Yeni Han, Osmanlı dönemi mimarisinin göz alıcı örneklerinden biridir. Şehreküstü Mahallesi’nde yer alan bu tarihi han, 1757-1785 yılları arasında inşa edilmiştir ve zaman içinde birçok kez restorasyon görmüştür. Gaziantep’in merkezinde bulunan Yeni Han, mimari yapısı ve tarihî önemi ile dikkat çekiyor.
Han, tek avlulu ve iki katlı yapısıyla Osmanlı han mimarisinin tipik özelliklerini taşır. Zemin katında depo ve ahır olarak kullanılan bölümler, üst katında ise konaklama odaları bulunmaktadır. Yapının inşasında siyah ve sarımtırak renkte küfeki kesme taş kullanılmıştır, bu da hanın görkemli ve estetik görünümünü artırır. Yeni Han’ın giriş katında yer alan Kaleoğlu Mağarası, bir dönem taş ocağı olarak kullanılmış, sonrasında ise ahır olarak hizmet vermiştir.
Günümüzde restore edilen ve kültürel faaliyetler için kullanılan Yeni Han, ziyaretçilere Gaziantep’in zengin tarihini ve geleneksel mimarisini yakından tanıma fırsatı sunar. Hanın içindeki dükkanlar ve atölyelerde geleneksel el sanatları ürünlerini bulabilir, yerel kültürü yakından gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca, hanın avlusunda dinlenebilir ve tarihi atmosferin tadını çıkarabilirsiniz.
Yeni Han, Gaziantep şehir merkezine yürüme mesafesinde yer aldığı için ulaşımı oldukça kolaydır. Tarihi ve kültürel zenginliklerin bir arada bulunduğu bu hanı ziyaret ederek, Gaziantep’in geçmişine yolculuk yapabilir ve şehrin kültürel dokusunu yakından hissedebilirsiniz.
Şehreküstü Konakları
Gaziantep’in tarihi ve kültürel dokusunu en iyi yansıtan yerlerden biri olan Şehreküstü Konakları, şehrin zengin geçmişine ışık tutan önemli yapılar arasında yer alıyor. Bu konaklar, Gaziantep’in Şehreküstü Mahallesi’nde bulunuyor ve Osmanlı dönemi mimarisinin güzel örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Tarihi Antep Evleri olarak da bilinen bu konaklar, yüksek duvarlarla çevrili avlulara sahip olup, genellikle iki katlı olarak inşa edilmiştir. Yapımında kullanılan havara taşı, topak taşı, keymıh, minare kayası, bazalt, beyaz ve kırmızı mermer gibi taş türleri, evlerin hem dayanıklı olmasını sağlamış hem de yazın serin, kışın sıcak tutmasına yardımcı olmuştur. Bu evlerin avlularında “hayat” adı verilen geniş alanlar, aile yaşamının merkezi olarak kullanılmaktadır ve bu alanlarda genellikle çiçeklikler, havuzlar ve gizli kuyular bulunur.
Şehreküstü Konakları, Gaziantep’in geleneksel yaşam tarzını ve mimari estetiğini yansıtır. Evlerin iç mekânları, ahşap kirişlemeler, süslemeli tavanlar ve geniş pencereler ile dikkat çeker. Zemin katları genellikle depo ve hizmet alanları olarak kullanılırken, üst katlar yaşam alanlarıdır. Evlerin avluya bakan odaları ve sofaları, sıcak yaz günlerinde gölgeli dinlenme alanları sağlar.
Bu konaklar, Gaziantep’in tarihi ve kültürel mirasını korumak amacıyla restore edilmiştir ve günümüzde müze, kültür merkezi veya otel olarak kullanılmaktadır. Şehreküstü Konakları’nı ziyaret ederek, Gaziantep’in geçmişine dair derinlemesine bir yolculuğa çıkabilir ve Osmanlı dönemi mimarisinin zarif detaylarını yakından inceleyebilirsiniz.
Şehreküstü Konakları’na şehir merkezinden yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Bu tarihi yapıları ziyaret ederek, Gaziantep’in kültürel zenginliğini ve tarihi dokusunu daha yakından tanıma fırsatını kaçırmayın.
Yesemek Açık Hava Müzesi
Gaziantep’in İslahiye ilçesinde bulunan Yesemek Açık Hava Müzesi, antik dönemin en büyük taş ocağı ve heykel işleme atölyelerinden birinin kalıntılarını barındıran önemli bir arkeolojik alan. MÖ 2. binyılın ikinci yarısından MÖ 8. yüzyılın sonlarına kadar faaliyet gösteren bu atölye, Hitit, Suriye, Arami ve Asur sanatlarının izlerini taşır.
Yesemek, ilk olarak 1890 yılında Alman arkeolog Felix von Luschan tarafından keşfedilmiştir. Daha sonra, 1957-1961 yıllarında Prof. Bahadır Alkım’ın başkanlığında yapılan kazılarda, toprak altında kalan yaklaşık 200 heykel taslağı ortaya çıkarılmıştır. 2005 yılında yapılan çevre düzenleme çalışmaları ile alan, Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından açık hava müzesi haline getirilmiştir.
Bu açık hava müzesinde, kapı aslanları, sfenksler, oturan aslanlar, kanatlı aslanlar ve Amanos Dağları’nı temsil eden Dağ Tanrısı kabartmaları gibi pek çok heykel taslağı yer alır. Bu taslaklar, dönemin heykel işleme tekniklerini ve sanat anlayışını gözler önüne serer. Yesemek, sadece bir heykel atölyesi olmanın ötesinde, taşların ocaktan çıkarılmasından heykel haline getirilmesine kadar tüm süreçlerin örnekleriyle görülebileceği bir heykel okulu niteliğindedir.
Yesemek Açık Hava Müzesi, Gaziantep şehir merkezine 113 km, İslahiye ilçesine ise 23 km uzaklıkta yer almaktadır. Haftanın her günü 08:00 – 17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilen müze, tarih ve arkeoloji meraklıları için benzersiz bir keşif fırsatı sunar.
Gaziantep Botanik Bahçesi
Gaziantep’in doğa ve bitki çeşitliliğini keşfetmek isteyenler için Gaziantep Botanik Bahçesi, muhteşem bir durak. Şehitkamil ilçesinde, Gazi Mahallesi Zübeyde Hanım Bulvarı’nda yer alan bu botanik bahçe, 2010 yılında 17.000 metrekarelik bir alanda kurulmuştur. Bölgenin en büyük botanik bahçesi olan bu alanda, 750 bitki türü ve 30.000’den fazla bitki bulunuyor.
Bahçede, 9 farklı tematik bahçe yer alır. Bu bahçeler arasında Kaya Bahçesi, Osmanlı Bahçesi, Gül Bahçesi, Japon Bahçesi, Zen Bahçesi, Kokulu ve Renk Bahçesi, Açık Tohumlu Bitkiler Bahçesi, Tıbbi ve Endemik Bitkiler Bahçesi ve Su Bitkileri Bahçesi bulunur. Her biri, farklı bitki türlerinin ve tasarımlarının sergilendiği özel alanlardır. Özellikle Nisan ayında baharın gelişiyle birlikte çiçeklerin açmasıyla, bahçe adeta bir cennet bahçesine dönüşür.
Gaziantep Botanik Bahçesi, sadece bitkilerin sergilendiği bir alan olmanın ötesinde, ziyaretçilere huzur içinde dinlenme ve doğayla iç içe olma fırsatı sunar. Bahçenin içerisinde su bitkileri bahçesi, yazın nilüferlerle kaplanırken, Japon Bahçesi baharda sakura kirazlarının çiçek açmasıyla büyüleyici bir manzara sunar. Osmanlı Bahçesi’nde ise Nisan ayında lale zamanı ziyaretçileri bekler.
Bahçe, bölgenin endemik bitkilerinin tanıtılmasına katkı sağlarken, aynı zamanda bazı bitki türleri için anaç bahçesi görevi de görmektedir. Bu sayede gen kaynaklarının korunmasına ve çeşitli bitkiler üzerine yapılan araştırmalara olanak tanır.
Gaziantep Botanik Bahçesi, haftanın her günü sabah 09:00’dan gün batımına kadar ziyaretçilere açıktır. Şehir merkezine yakın konumu sayesinde ulaşımı oldukça kolaydır. Bu muhteşem bahçeyi ziyaret ederek, hem doğayla baş başa kalabilir hem de Gaziantep’in doğal güzelliklerini keşfetme fırsatını yakalayabilirsiniz.
Şahinbey Parkı
Gaziantep’in en büyük parklarından biri olan Şahinbey Parkı, şehir merkezine yakın konumuyla ve sunduğu çeşitli aktivitelerle hem yerel halk hem de turistler için popüler bir durak. Şahinbey Belediyesi tarafından işletilen bu geniş alan, spor ve rekreasyon imkanlarıyla doludur.
Şahinbey Parkı, geniş yeşil alanları, yürüyüş yolları, çocuk oyun alanları ve spor sahaları ile aileler ve doğa severler için ideal bir mekandır. Park, çeşitli bitki türleri ve ağaçlarla donatılmış olup, ziyaretçilere doğayla iç içe vakit geçirme imkanı sunar. Ayrıca, parkta düzenlenen çeşitli kültürel ve sportif etkinlikler, Gaziantep’in sosyal hayatına canlılık katmaktadır.
Parkın içerisinde bulunan spor alanları ve oyun sahaları, özellikle gençler ve çocuklar için cazip aktiviteler sunar. Spor yapmak, yürüyüş yapmak veya sadece doğanın tadını çıkarmak isteyenler için Şahinbey Parkı mükemmel bir kaçış noktasıdır.
Şahinbey Parkı’na ulaşım oldukça kolaydır. Şehir merkezine yakın konumu sayesinde toplu taşıma araçlarıyla veya yürüyerek ulaşılabilir. Parkın ziyaret saatleri ve diğer detaylar için Şahinbey Belediyesi’nin resmi internet sitesinden bilgi alabilirsiniz.
Gaziantep’in tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra doğayla baş başa kalabileceğiniz bu güzel parkı ziyaret ederek, keyifli bir gün geçirebilirsiniz.
Kaleoğlu Mağarası
Gaziantep’in tarihi ve kültürel dokusunun önemli bir parçası olan Kaleoğlu Mağarası, şehrin merkezinde, Şekeroğlu Mahallesi’nde yer almaktadır. Bu mağara, Yeni Han’ın giriş katında bulunur ve Osmanlı döneminde taş ocağı olarak kullanılmıştır. Daha sonraları ise hanın misafirlerinin hayvanlarına ahır olarak hizmet vermiştir.
Kaleoğlu Mağarası, tarihi dokusu ve serin atmosferiyle günümüzde ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Gaziantep’in sıcak ikliminde serinleme ve dinlenme yeri olarak tercih edilen mağara, restore edilerek kültürel ve turistik amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. Mağaranın iç kısmı geniş ve ferah bir alana sahiptir, bu da onu özellikle yaz aylarında serinlemek isteyenler için cazip kılar.
Gaziantep’in ünlü Kültür Yolu üzerinde yer alan Kaleoğlu Mağarası, hem yerli hem de yabancı turistler için cazip bir durak noktasıdır. Mağaranın tarihi atmosferinde yürüyüş yapabilir, fotoğraflar çekebilir ve Gaziantep’in zengin kültürel mirasını daha yakından tanıyabilirsiniz. Ayrıca, mağaranın içinde ve çevresinde yer alan çeşitli dükkanlar ve el sanatları atölyeleri, ziyaretçilere Gaziantep’in geleneksel el sanatlarını keşfetme fırsatı sunar.
Kaleoğlu Mağarası, Gaziantep şehir merkezine yürüme mesafesinde olup, ulaşımı oldukça kolaydır. Tarihi ve kültürel bir gezinti yapmak isteyenler için mükemmel bir durak olan bu mağarayı ziyaret ederek, Gaziantep’in eşsiz tarihine tanıklık edebilirsiniz.